
Arap Yarımadası’nın yerli halkı olan Araplar kabileler halinde yaşardı. Kabileye bağlılık Araplar için çok önemli kabul edilirdi. Ufak anlaşmazlıklar bile kabileler arasında savaşların çıkmasına sebep olur ve bu savaşlar bazen uzun yıllar süren kan davalarına dönüşürdü.Mekke’de özgür insanların yanı sıra köleler de vardı. Kölelerin hiçbir hakkı yoktu. Onlar sahiplerinin malı sayılır, pazarlarda alınır satılırdı. Kadınlara ve kız çocukları- na da değer verilmezdi.Arapların bir kısmı şehirlerde yerleşik olarak, bir kısmı ise çöllerde ve kırsal alanlarda göçebe olarak yaşardı. Göçebe olarak yaşayanlara bedevî denirdi. Bunlar genellikle hayvancılıkla uğraşır ve çadırlarda barınırlardı. Köylerde ve şehirlerde yaşayan Araplar ise geçimlerini tarım ve ticaret yaparak sağlardı.Mekke gelişmiş bir ticaret şehriydi. Mekkeli Araplar, Suriye ve Yemen şehirleri arasında deve kervanlarıyla ticaret için yolculuklara çıkarlardı. Ayrıca Kâbe tüm Arabistan’da kutsal kabul edildiği için farklı bölgelerde yaşayan Araplar burayı sık sık ziyarete gelirdi. Yılın belli zamanlarında Mekke’de panayırlar kurulurdu. İnsanlar bu panayırlarda buluşur, hem ticaret yapar hem de çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunurlardı.Arap toplumunda şiir sanatı çok gelişmişti. Mekke’de şiir yarışmaları düzenlenir, en güzel şiirler Kâbe’nin duvarına asılırdı. Şairler toplumda büyük saygı görür, başarılı şairler zenginler tarafından ödüllendirilirdi.