
Allah Resulü (s.a.v.), maddi ve manevi her konuda insanlarla paylaşma ve yardımlaşmaya önem vermiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) komşularının, akrabalarının ve Müslümanların sevinçli ve üzüntülü anlarında yanında olmaya çalışmıştır. Onların bayramlarını tebrik etmiş, düğün ve sünnet merasimlerine katılarak “Hayırlı olsun.” dileklerini iletmiştir. Hasta olan kimseleri ziyaret etmiş ve onlara Allah’tan (c.c.) şifa dilemiştir. Vefat eden ve savaşlarda şehit düşen kimselerin ailelerine başsağlığı dileğinde bulunmuş, şehit yakınlarını her zaman koruyup gözetmiş, onlara yardımını hiç esirgememiştir. Örneğin Hz. Muhammed (s.a.v.), amcasının oğlu Cafer (r.a.), Mûte Savaşı’nda şehit olduğunda hemen onun evine gidip ailesine taziyede bulunmuştur. Onun çocuklarıyla her zaman yakından ilgilenmiş, Cafer’in (r.a.) ailesine yardım etmeye önem vermiştir.1 Resulullah (s.a.v.) bir gün pazarda alışveriş yaparken çocuklarla birlikte Cafer’in oğlu Abdullah’ın (r.a.) da satış yaptığını görmüş ve hemen onun yanına gidip sohbet etmiştir. Sonra da “Allah’ım, onun satışını bereketli kıl. diye dua etmiştir.